26.10.2009

Örtmenim bi' bakar mısınız?

[Yazı, Efsa ve BirgaripWomen (Neden women? Woman olması gerekmez miydi?)'in dürtüklemesiyle yazılmıştır. Şu blog için.] [Gerçi istenen konsepte çok da uymadı :] ]

Öncelikle şunu söylemeliyim ki, ilkokul öğretmeni hariç hiçbir öğretmeninden çok da fazla haz etmeyen çalışkan bir öğrencinin yazısını okuyacaksınız birazdan. (Lise Tarih ve Kimya tasnif dışı) Ki öğretmenler günü de yaklaşıyor diye, çok da öğretmenleri göklere çıkaran bir yazı yazmayacağım hattızatında.

Öğretmen deyince aklıma ilk kim geliyor biliyor musun günlük; sadece ilkokul öğretmenim. [Çocuğa öğretmen kavramını yerleştiren kişilerin ilkokul öğretmenleri olduğu kanaatindeyim ben.] Kendisiyle en son ne zaman mı görüştüm, geçen hafta. O aradı. Hatta yazmıştım. "Nasılsınız hocam?" dedim, "Keyifsizim be oğlum" dedi.

Çünkü öğretmen sadece ilkokul öğretmenimdi benim için, diğerleri Milli Eğitim memuruydular gözümde. Gelir, anlatır ve giderlerdi. Bu durum ortaokulda başladı yüksek lisansta bitti. [Ha yani, bu tabii ki saygıda kusur edileceği anlamına gelmezdi o ayrı.]

Ama bence öğretmen kusursuz insan olmalıydı. Örnekti çünkü o. Hem kusursuz olmalı, örnek teşkil ettiği çocuklara kusurlarını göstermemeye çalışmalı, hem de insan olmalı, onlara insan olmanın ne demek olduğunu aşılamalıydı. Yoksa, varsın bilmeyiversin çocuk kurbağanın sindirim sistemini, ya da varsın parabolün kolları yukarıyken x'in limiti sıfıra yaklaşmasın, çok da önemli değil.

Öğretmen, yetiştirdiği çocukları aslında şekillendirdiğinin de bilincinde olmalıydı. Daha henüz kendi kişisel gelişimini tamamlayamadan çoluk çocuğu eğitmeye çalışmamalıydı. [Bak böyle anne babalar da var, ama konumuz değil.]

Öğretmenlerle çok muhabbetim de olmazdı aslında zaten ya, uzatmaya gerek yok. 35.sayfadan 155. sayfaya kadar çalışır, sınava girer, istediğimiz sorudan başlar, bitirir ve çıkardık.

Ortaokulda edebiyat öğretmenine "Elalemin ağzı torba değil ki büzesiniz hocam" demiştim, o da cetvelle elime vurmuştu. Lisedeki edebiyat öğretmenine de "Hocam bienal varmış" dediydim de boş boş suratıma baktıydı, (Ha bilmemek ayıp değil tabiki, ama en azından öğreneyim de size de öğreteyim diyebilirdi.)

Hani hep denir ya, "öğretmen bir mum gibidir etrafına ışık verirken kendisi eriyip gider" diye. İşte, mum ışığı devri bitiyor gibi artık, öğretmen bir mum gibi olursa öğrencileri başkaları, başka şeyler aydınlatıyor o zaman. Sonra bu çocuk neden böyle oldu diyor gerzek ana babalar. Halbuki okulda dersleri de pek iyi. Hepsi beş!

Şimdi mesela doktorlar yemin ediyor ya "Hipokrat" yemini, ya da Mali Müşavir, oluyor ya Yeminli Mali Müşavir, öğretmenlerin bir yemini yok mu? Yani, "Para hesabında yamuk yapmayacağım" diye yemin ediliyor, ama "Çocuklarınızı düzgün yetiştireceğim" diye edilmiyor. Garip değil mi? Kim garanti ediyor çoluk çocuğumuzun okullarda saçma ideolojilere sahip kişiler tarafından eğitilmediğini? (Ulan bir de çoluk çocuk olsa n'apıcaz demek, yazıya bak iyice anarşik olduk. :] )

Bellki de, ben yanlış öğretmenlerle karşılaştım, yanlış insanlarla tanıştım, o da olabilir. Belki de herkesin öğretmenleri örnek insanlardır da bana yamuklar denk gelmiştir. Belki de çok takıyorumdur aslında. Belki de üstümüzden bir kuş geçer, kanadından da bir tüy düşer, işte o zaman o arı da ben olacağım.

Neyse, anafikri kaptın sen.

O zaman güzel bağlayalım, öğğğretmeniiim, canım benim, canım benim, seni ben pek çok, pek çok severim... Eğer insan olursan.

Dur son dakika editi:

"Öğretmen Andı" varmış, evet. Buldum içtim ben de. [And içmek] Şöyle dikkatlice bir okudum da içinde tek bir "öğrenci" kelimesi bile geçmiyor bu arada. Laik demokratik hukuk anayasa...? Yahu tamam bunlar iyi hoş da, öğretmenler, yeni nesil de sizlerin eseri olacaktı? Bu konuya da bi el atsanız.

2 yorum:

efsa dedi ki...

teşekkür ederiz. bu yazıyı 1MK ya da gönderirmisin orada da yayımlayalım.

Monera dedi ki...

reca ederiz. :]