Heey adamım n'aber ya? (ne kadar cıvık bi' giriş) Tümünü yasla formatında yazdığımız eski zaman yazılarına geri dönmeye karar verdim günlük. Çünkü tertip, nizam, intizam her şeydir, gerisi fully fasaryadır. (attım gitti, tuttun mu?)
Neyse, diyeceğim odur ki, can sıkıntısı daim. Bir de sanırım ben kartal pünel sendromu oluyorum yavaştan. Yok hayır, kartal-tünel metrosu gibi oldu, karpal-tünel sendromu oluyorum lan ben günlük sanırım galiba yavaştan, bak özellikle düşük cümleler kuruyorum ki, kartal tüzel. Ve de kartal kalkar dal sarkarkar talkal kardalsar kar. Ouu ye. Artık düşük cümleler kuruyorum. [alıntı ve üzerinde oynantı şebnem ferahtan.]
Fena bi'şey aman evlerden ırak bu karpal tünel sendromu. Acilen sevgili bilim insanlarına sesleniyorum, hatta durun, sadece onlara değil, aynı zamanda da komputerize ekiplere sesleniyorum, "Alooevera sayın yetkililer, bakın beyler bayanlar, şu düşünceyi yazıya çevirttiren bir translatör falan yapsanız ya. Ne güzel olur. Acele biraz, hadi."
Bak ne güzel böyle, iki yana yaslı.
Şimdi bak, Volvo alıyor insan mesela, ama insan olamıyor çoğu zaman. Ki dersin ki, Volvo klas araba. Hani cool falan, öyle derler. Mersedese kebapçılar, Volvoya entellektüeller biner derler. ama bu da tek "l" ile yazılır, keşke önce onu öğrenseler. Neyse. Ama aracını otoparkın önüne, yanlamasına [yanlamasına demek, yanal yani, yanal atımlı fay hattı gibi.] park edip de, ey edip adanada pide yemeye giden ve diğer araçların çıkmasını engelleyen zihniyete sahip Volvo sahipleri var. İnsanı Volvo'dan soğuturlar.
Oooy, ne diyorum ben ya, sen de hiç uyarmıyorsun günlük, iyiden iyiye zıvanadan çıktım. Bu arada zıvana nedir hiç düşündün mü? Hep kullanıyorsun habire. Yok. Araştıralım bakalım.
Zıvana:
1. İki ucu açık küçük boru.
2. Bir kilit dilinin yerleşmesi için açılmış delik.
3. Pipo veya sigara ağızlığının sap bölümü.
Koptum gittim manasında yani, çıktım ulan zıvanadan.
Bir de mesela "Burnundan kıl aldırmamak" deyimi var. Lan manyak, herhalde, burundan kıl aldırılır m? Acır ki. Mazoşist olması lazım burnundan kıl aldıran adamın. Ya da kadının. Yanlış bi' deyim bence. Bunu yarın TDK'ya bildireyim ben.
- Alo, TDK mı acaba?
- Evet buyrun.
- iyi günler, kullanmakta olduğumuz bir deyim hakkında bir yanlışlıktan bahsedecektim.
- A tabi dinliyorum.
- Şimdi mesela "burnundan kıl aldırmamak" diye bir deyim var değil mi? Bence bu deyim yanlış kullanılıyor. Çünkü burundan kıl aldırmak zaten çok acı veren bi'şey. Aldırılmaz ki?
- Aldırmayın efenim o zaman burnunuzdan kıl.
- Ama o zaman da, işte çok havalı, kalkmış bu, havalarda falan diyorlar, olmuyor, halbuki ben çok mazbut bir ailenin, iyi eğitim almış, düzgün bir evladıyım.
- Yani?
- Yanisi bence bu deyim tedavülden kaldırılmalı.
- Bi' saniye, anladım ben sizi, size bir telefon veriyorum, lütfen orayı ararsanız arkadaşlar size yardımcı olacaklardır.
- Teşekkür ederim. Bekliyorum.
- 0212 572 23 23
- Eyvallah hacim.
- Hacim derken?
- Kütle bölü yoğunluk.
- Tamam, siz arayın verdiğim numarayı arkadaşlar yardımcı olacaklar size.
- Sağolun, tekrar iyi günler.
- Sağolun size de. Ne iyi insan ya.
- Efendim?
- Yok kendi kendime konuşuyordum, kapatmamış mıyım daha telefonu?
- Kapatmamışsınız daha.
- Kapatayım o halde.
- Kapatın.
"Klik" [Lan klik diye de telefon mu kapanır?]
- Neyse, arayalım bakalım. 0212 572 23 23, yes.
- ....
- Alo?
Sevgili günlük yine saçmalığın doruklarından slalom yaparak indiğimiz bir postumuzun daha sonuna gelirken, söylemeden duramıyoruz, dongi dongi dongi dongi dongi, dongi dooong!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder