Boğazlarım ağrıyor. Yutkunma güçlüğü çekiyor ve her yutkunamayışımda hastalanıyorum galiba diyerekten için için üzülüyorum.
Az önce kaşık kaşık bal yuttum rahatlatır diye. Dilimin üzerine koyup boğazımdan aşağıya süzülmesini sağladım. Acayip. Bal acayip bi'şey. Neyse. [Zaten hiçbi'işe yaramadı.]
Yarın bizim küçük yeğenin doğum günü. [Sonra doğana küçük yeğen diyorduk biliyorsun artık bunu bana milyonlarca kere söyletmesen diyorum.] Peki şimdi ne takvim mevhumu ne de yıl mevhumu olan bir ufaklığın doğum gününü, bugün senin doğum günün, iyi ki doodun diyerekten kutlamak ne kadar reel. (reel?)
Yani misal mesela farazi aralıksız biteviye aşina nümayiş (noluyo lan bildiğim tüm garip kelimeler bi' anda saçılmaya başladı :] ) yani mesela aslında doğum günü geçen ay olsa ne farkeder? Kim farkeder? Ne sen farkedersin, ne o farkeder, ne polis farkeder, ne de çöpçüler.
Körolmayasıca kahve otomatları aşkımı köpürtmüşler.
Ah aşkım dedim de aklıma karagitarım geldi. Bugün onla bi' kaynaştık bi'kaynaştık, anam ah dağlar yerinden oynadı yani öyle diyim. Çok acayip sesler çıkarttım kendisinden. [Her ne kadar daha dilini çözememiş olsam da artık vücut diliyle idare ediyoruz şimdilik.] Dur daha sen ben sana daha neler yapacağım...
Oldu o zaman bitti. :]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder