3.08.2010

Uçmaktan uçak

Herkes kendini ne zannediyor? Ya da kim?

Bugün arkadaş bakıyordu, yaklaşık 65 yaşında emekli oluyormuş. Ben ölürüm ki, o yaşa kadar yaşayamam büyük ihtimalle. Bu basit mantıktan hareketle emeklilik planları yapmama gerek yok. (Çinko 1: Yapacak planlar 1 tane azaldı.)

Hurdaa, bakıır, demiir, çinko, magnezyum...

Bu arada geçen gün ofiste, 3 5 mühendis toplanmış tam anlamıyla geyik muhabbeti yapıyorduk, ki saat 17:00 olduğunda çanlar bizim için [genelde benim için] çalmaya başlıyor, fark ettik ki, o anda orada olan ve Türkiye'nin önce gelen üniversitelerinden mezun olmuş bu kadro, hoparlörün nasıl çalıştığını bilmiyorduk. Evet içler acısı, ama hala bilmiyoruz.

Konu aslında mıknatıstan açılmıştı. O arada bir anlık olarak mıknatısın mantığını da çıkaramadık ama onu atladık, cehaletimizle yüzleşmekten korktuk. "Ya işte hoparlörlerde falan kullanılıyor bunlar" diyerek çok daha da çıkmaz bir konunun ilk açılış cümlesini kurmuş bulundum.

Evet, o anda, excel'in A'dan Z'ye sıralama mantığı son zamanlarda gördüğü en teknolojik gelişme olan başka bir arkadaşım da yahu cidden o hoparlörlerden o ses nasıl çıkıyor diyerek kendini ifade etti. Şöyle bir bakarken, aslında benim de bilmediğimi fark ettim, ama fark ettirmedim. Çünkü, destekli sallarsan ve o konuyu bilen yoksa herkes sana inanır. Bu böyledir.

Şimdi bu çembersel mıknatısları alıyorlar [çembersel mıknatıs nedir?] sonra, bunların üzerine hoparlörlerin kaplama malzemesi var, körük vasıtasıyla onu oturtup, onu da bir kabloyla içerideki devreye bağlıyorlar, [işte o devre bana girsin, lan bilmiyorum devamını, kaldık öyle] Allah'tan o arada konu değişti, peki o kablolar o ses dalgaları falan insan sesi nasıl çıkıyor baslar tizler? (Aha soru geldi) Olm sen televizyonun içinde hala insanlar var mı zannediyorsun? diyerek hafif kinayeli bir espriyle konuyu geçiştirmeye çalışsam da, konu geçişmedi.

Ve sonunda anladık ki, biz hoparlör nasıl çalışır bilmiyoruz. Mutluyuz.

Yazıdan alınması gereken ana fikir: "Konuyu kimse bilmiyorsa ne uydurduğunun önemi yoktur. Yeter ki inandırıcı anlat." Bununla ilgili Alman Bild Gazetesi'nin yapmış olduğu bir çalışma da var aslında, fakat linkini bulamadım şu an. (Bak inandın mesela.)

Hep karpuzdan.

Hiç yorum yok: