Ve yine bir Cumartesi gecesi, "Bu diskokralı neden bu kadar başarılı oluyor?" sorunsalıyla başbaşa kalıp bunu araştırmanın çok yerinde bir karar olacağını düşündüm. Ve şöyle bazı sonuçlara vardım;
1- "ay ask may madır" sendromu: İnsanların -özellikle de yeni neslin- bu TV kanallarındaki saçmalaşımdan (ohareey, ulan kelimeye bak beh! Sevgili TDk Türkçe'ye kazandırmış olduğum bu harikulade kelime için lütfen bana bir plaket gönderiniz, şimdi TDk dedim ama sonra da çoğul bitireyim dedim, neme lazım.) çok sıkılmış olması ve bunlarla dalga geçecek bir yaklaşıma aç olması. İlk cümle ile bağlantıyı kuramadıysan, şöyle diyeyim; ay esk may madır, vat wil ay bi? Okan Bayülgen bu dalga açığını çok net görüyor.
2- "Trending topiklere girecek bu" olayı: Tabi bu aslında sosyal medyayı takip edip sosyal medyayı kullanmaya başlamasıyla gelişen bir olgu haline gelmeye başladı. Çünkü gençler artık sosyal medyadaydı, çünkü gelecek oradaydı, çünkü programı gençler izliyordu ve onları takip edemezse onların ne yöne yöneldiklerini farkedemezse program -herhangi bir program gibi- yok olup gidecekti. Mesela gençtürkcell (gnctrkcll) ile özdeşleşmiş olması da bu nedenle kaçınılmazdı. (Edüt: Dedi ve oldu: #riksbudur trending topics'ten inmedi, bu bile gençler üzerindeki etkisini görmeye yeter bence.)
3- "Farklı tipler güzeldir" gerçeği: Gerçekten de öyledir, mesela şimdi Barkın'ı izliyorum, ulan adam farklı, üstelik çok iyi, işini de çok iyi yapıyor, hakkaniyet duygusu programda çok önemli bir yer tutuyor, bulduğu ve hakikaten iyi olan şeyleri -ratingi olmasa bile- göstermekten çekinmiyor. Çünkü farklılık akılda kalır, farklılar dikkat çeker, gençler farklıdır, Hayko da farklıdır, gençler Hayko'yu sever, ben de severim, o zaman ben de gencim. (Ahaha tüme gel. :]] )
4- "Tasarım her şeyse susuzluk nedir?" çalışması: Jeneriklerinden tutun da, cingıllarına, dekorundan tutun da falan filan lan neyse işte uzatmıyorum, programın ilgi çekici bir görselliği var.
5- "Bilgi, Birikim, Bikini" üçlemesi: Bilgi, birikim ve bikini, bence çok da uzun uzun açıklamaya gerek yok bu üçlüyü.
Şimdilik bu kadar, çünkü uykum geldi artık iyice.
Ama, bence, bu, sosyal, medya, her, şeyi, olduğu, gibi, programları, da, öğütecektir.
Niye böyle yazdım; çünkü, internet kullanımı yaşı olanca hızıyla düşüyor. İnternet kullanımı olanca hızıyla mobilleşiyor. (Imm pardon benimle mobilleşir misiniz?) Artık insanlar, gençler, televizyon izlemiyor, çünkü aslında o kadar vakti yok. O kadar vaktimiz yok. O kadar hızlıyız ki, (oo içselleştirdim konuyu bir anda :]] ) o kadar hızlıyız ki, her an bir yere çarpacakmış gibi gidiyoruz. Haliyle bizi yavaşlatan televizyon artık hayatımızdan çıkmaya başlıyor, yerine internet giriyor, yerine sosyal medya giriyor. Ve jenerikte de dediği gibi, artık herkes kral.
Küçük bir öneri: Programın bölümleri -ya da en azından o günün önemli anları (çünkü zaten aslında tamamını izlemeye kimsenin vakti olmayacak)- internet sitesi üzerinden yarımşar saatlik videolarla yayınlansa, çok şükela olmaz mı? Canlı değil. Bir arşiv. Bu sayede insanların televizyon bağımlılıkları biraz daha düşürülmüş olmaz mı? Bence olur. Ben saat 04'e kadar izlemeyi çok fazla sürdüremem açıkçası. Sordum mesela bizim arkadaşlar da sürdüremezmiş. Etti mi 6. Yazıyla da altı. En sevdiğim sayı altıı. :]]
İyi sabahlar Türkiye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder