Sevgili günlük, iş iş iş nereye kadar deyip bugün sana bir şeyler yazmaya karar verdim. Ayrıca da iş yerimdeki bilgisayarı kullanıyor olmanın büyük hazzı içimde patlamak üzere, çünkü evdeki bilgisayarım artık tamamen ölmüş gibi davranmakta, hatta sanırım bitkisel hayata geçiş yaptı. Nereden mi anlıyorum, al buyur bak da dinle de gör de bil.
Şimdi günlerden dün, şimdi günlerden dün değil yani, yani şimdi bugün de, dün günlerden dündü, ama şimdi yani anlatmaya başlarken hani şimdi denir ya, o şimdi, şimdi, yani işte anlatmaya şimdi başlıyorumun şimdisi, şimdi dünlerden gün, aman pardon günlerden dün, aa pardon dün değil, önceki gündü yahu, ohaşi iyice karıştı, şimdi günlerden dün değil önceki gün,
Tam yatmak üzereyken KuzeyGüney dizisinde dinlemiş olduğum bir şakıyı, yutupda falan bulup kaydedip iPod’uma indireyim dedim, orada burada dinlerim dedim. Çünkü “korsana hayır” ve kendi mp3’ünü kendin yap” projelerinde bilfiil destek vermiş biri olduğum içün, bunu da kaydedeyim dinleyeyim dedim. Eskiden kasetlere kayıt yapardık ya o şekil.
Ancak bilgisayarımın açılmasının 10 dakika sürmesinden bu işin uzun süreceği belli oluyor gibi geliyordu bana…
Evet, evdeki emektar ihtiyar bilgisayarım açılmakta zorlanıyordu. Açılamıyordu efendim kendisi, çekingen ve bir o kadar da mahçup muydu neydi, hayır değildi, bitkisel hayattaydı dedik ya bir türlü açılamadı. Zaten sıcak, katırkutur sesler de geliyordu, oha n’oluyor abow patladı patlayacak düşünceleri içinde ekran geldi. Aa merhaba ekran, merhaba abi, naber nasılsın, valla açıldık gidiyoruz işte, iyi iyi aferim.
Sonra efendim saate baktım saat durmuyor tabi, bekler mi benim bilgisayar açılacak da yutuba girecek de, kaydedecek de, falan da filan, ohoo don’t die my donkey don’t die.
Bilgisayarımın açılmasını ısrarla bekledikten sonra, Chrome’un o ufacık kısayoluna tıkırt diye tıklayı verdim. Yutuba girmek istiyordum. Ama ne mümkün! Chrome’un açılması yaklaşık 5 dakika sürdü. Bekle bekle bekle, ulen o kadar çok bekledim ki, bilgisayardan sonra ben de bitkisel hayata geçmek üzereyken, Chrome açıldı. Evet. Yutuba da girdim. Bu arada, kritik ve geri dönülmez bir hata yaparak ses kayıt programını da açmak gafletinde bulundu. Oou yes! Bilgisayar o anda durdu. Evet sadece duruyordu. N’oldu lan? Olm n’oldu? Olm bak git. Olm. N’oldu lan? Alo? Olm n’oldu? Gibi kendi tekrarlayan bir sürece girdim. Sonra bir anda –yaklaşık 1o dakika sonra- hoop açıldı, ekran geldi, ses kayıt programı açıldı, yutub açıldı. Sanki az önce son nefesini veren bilgisayar o değilmiş gibi.
Hemen kayıt işine giriştim. Ses kaydını açtım. Yutupta videoyu açtım, başladım kaydetmeye, ouu valla çalışıyor. Güzel. Daha bitmesine 4 dakika var diye, kalktım, gittim dişlerimi fırçaladım, su içtim, geldim, aa baktım bitiyor gibi. Bitti. Yutubu kapattım. Kaydı kaydettim. (kaydı kaydetmek ne demek?) Ve kaydettiğim kaydı bir dinleyeyim dedim. Hihuuu, valla kaydetmişim, hopba haydi dedim, derrrken, aa kayıtta zıp, cırt, cizt, vıjıt gibi saçma sapan atlama sesleri var. Oo şit. O kadar bekle, o kadar uğraş, sonra aldığın ses kaydına bak! Hay bin kunduz diyerekten, altımdaki sandalyeyi aldım, kaldırdım, çotart diye bilgisayara gömçürtüverdim. O da yetmedi, monitörü aldım söktüm, fırlattım camdan aşağı. Lann! Monitörü niye fırlattım ki? Hay Allah! Monitörü niye fırlattığımın cevabını veremeden o gazla kasayı da aldım önce duvara fırlattım, duvardan aldım öbür duvara attım, ordan da aldım bahçeye attım, bu da yetmez diyerek salondaki komodini de üstüne attım, (lan napıyorum biri beni durdursun!) O da yetmesi, koskca konsolu sırtladım, oha ağır geldi, onu atamadım aşağıya. O arada biraz sakinlemiş gibiydim. Sakin sakin ardiyedeki alev makinasını alıp, bahçeye indim ve komodinle birlikte bilgisayarı ateşe verdim. OOoh yandılar bi güzel. Isındım ben de. Zaten çalışırken de sürekli etrafını ısıtıyordu. Isıta ısıta gitti yavrucak.
Bitti.
Dipnotdediğindipteolur: Bir yerden sonra koptum gittim, bu anlattıklarımın bazıları olmadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder