2.05.2013

idiyıt!

[Hangisi olduğunu söylemeyeyim ama] bu Gusto mağazalarına gitmeyi bugünden itibaren yasaklıyorum sevgili günlük. [Kurunun yanında yaş da yanar.] Neden mi?  Çünkü, tüm moronlar idiyotlar anlaşmışlar, bugünü bulup toplanıp bugün Gusto'ya gelmişler. Bak anlatayım da dinle;

Şimdi, sevgili hanımıma acilen siyah bir pantol lazım oldu bugün sevgili günlük, kendisi cemiyet hayatının aranan yüzlerinden olduğu için yarın yapılacak olan bir davette bulunması gerekiyor ve tabi giysiler kombinler falan [ben bilmem pek öyle şeyleri] uymuyormuş. Neyse. Akşam akşam boş yere gitmeyelim diye, yakınlardaki bir Gusto'yu önce telefonla arayalım dedik. Aradık. Dedik, "vıdıvıdı bıdıbıdı bırtbırt bir pantolon var mı?" diye sorduk. "Var" falan demiş olmalılar ki, hanım beni kaptığı gibi kendimi bir anda kapıda buldum. Ama bir yandan da düşünüyorum, "Ulan" diyorum, "şimdi bunlar sırf müşteri gelsin diye öyle -var var hee- falan demişlerse, gider de siyah pantol bulamazsak, var ya diyorum, vaaar yaa, adımı dağlara yazarım, vaaar ya, kafayı tutmam koyarım, vaaar ya o dükkanı başlarına yıkarım, vaaar ya been vaaar yaaa" falan diyorum içimden.

Sonra efendim, dükkana girdik, ben girmedim, kapıdan bi' bakıp çıktım. Hanım girdi içeride sorgulamaya başladı. Bu arada gözüm gayriihtiyari kasadaki kadına takıldı. Dakika bir gol bir. Bu kadar ilgisiz, bu kadar boş, bu kadar hıyar gibi bi' kasa elemanı daha görmedim. "Aha" dedim içimden "Bizim hanım bu kadına kafayı koyar." Beş altı dakika geçmemişti ki, kasiyeri sedye ile dışarı çıkardılar. [Ehehe, şaka şaka yok öyle bi'şey]. Beş altı dakika geçmemişti ki, hanım beni içeri çağırdı, istediği ürünü bulduğunu düşünerek keyifle mağazaya doğru ilerledim ve pantolonu denemesi için kabinlerin yanındaki bir tabureye oturdum. Girdi denedi falan baktık beğenmedi. Bu arada başka bir giysiye bakarken, bizim hanımın üstünü değiştirdiği kabine başka bi' idiyot kadın daldı. Kasadaki moron kadın, orası değil, orası başkasının falan demek istedi, ama ağzının içinde söylediği için kendisi bile zor duydu sanıyorum. Tabi diğer kadın da duymadığı için girdi kabine. Hanım bi'şeyler soruyor mıymıymıy iki saat cevap verecek veremiyor, bi'şey istiyor, başka bi'şeyler getiriyor. İçeride bir de tezgahtar var ama, varla yok arası. Var mı yok mu belli değil. ruh gibi geziniyor etrafta, bi'şeyin ucundan tuttuğu yok. Melmel bakınıyor. Ben gerçekleşen olaylara daha fazla dayanamayıp kendimi attım yine dışarıya. Beş altı dakika geçmeden baktım, sevgili eşim arkasından alevler saçarak dışarı çıkıyor. [Hemen 911'i arayıp, acil yardım ekiplerini buraya göndermelerini istedim. Çünkü içerideki müşteriler ve tezgahtarların hepsi birbirine bağlanmış ve ateşe verilmiş vaziyetteydi.] Neyse efenim, ben çıktıktan sonra olanları bilmiyorum tabi. Tüm bunların üzerine bir de bizim hanımla ilgilenmemiş bu hıyar tezgahtar, diğer kadınla ilgilenmiş falan.

Hieaaaaaaa!!! Ulan sakin ağırbaşlı gördünüz benim eşimi, nasılsa sakin sakin duruyor dediniz de ilgilenmediniz mi laaaayyyynnnnn!!! Ulan nasıl sinir oldum anlatamam. Evden telefon açıyoruz, pantol var mı diyoruz, tarif ediyoruz, var diyorlar, geliyoruz, gördüğümüz muameleye bak! Bıdak dedim beni aşkım, [pardon bıdak demedim tabi], bırak aşkım beni gideyim şu dükkanın ağzını burnunu kırıyim dedim, kırdırmadı. Yok elini kana bulama şimdi falan dedi. Ben de söz dinleyen bir eş olarak, elimi kana bulamadım. Ama var ya, çok acayip sinir doldum, gittim.

Sonuç olarak, Gusto'lardaki tüm tezgahtarlar böyle olmayabilir ama biz artık Gusto'lardan bi'şey almıyoruz. Bitti. Tamam mı Gusto. Bunu da böyle bil. Hey Gusto! idiyıt!

Hiç yorum yok: