3.09.2015

5 Metreden Biraz Az

Tam da uyumak üzere kapatmaya zorluyordum ki gözlerimi takıldım şu şarkıya sevgili günlük. Sonra da şuna ve sonra da şuna. [Sakin ol tamam ekleyeceğim yazının sonuna, istersen okumadan dinle git, istersen oku dinleme, istersen hem okuma hem dinleme, keyfin bilir.]

Epi topu [ne demektir bilmiyorum.] epi topu, olmuş olacak, görmüş göreceğin ve bu konuda her ne kadar ikileme varsa, tüm birikimin 5 metre ulan 5. Yazıyla desen beş, ramakla desen 5. Hayır neyin havalarındasın neyin kavgasını veriyorsun, neyin nesisin? Rakamla yazacağıma ramakla yazmışım, iyi de olmuş, sürekli 5 metreye ramak kala yaşıyoruz ve sürekli bunu unutuyoruz.

Eskilerin bir yaşı vardır ya, aman pardon lafı vardır ya, [Oha amma attım lan, bayağı uykum gelmiş diye düşünmeye başladım tam şu anda burada, bir de bu yeni vayırles klavyelere bir türlü alışamadığı tekrar hissettim, parmaklarımla basacak tuş ararken, hepsinin ben köküne kibrit suyu afedersiniz, sonuçta vayfay hep.]

Eskilerin bir lafı vardır bilmem bilir misiniz, "yaşadığım kadar daha mı yaşayacağım"dır. bildiniz mi? Bilmediyseniz söyleyeyim var böyle bir laf. Ve tam olarak da yazıldığı gibi okunuyor. Yaşadığımız kadar daha mı yaşayacağız ulan sevgili günlük. [Şu anda ilk başta ikinci şu olarak belirttiğim şarkıya geçti "bringing on it!" diyor sanırım, acaba bunun yaşamakla bir alakası olabilir mi? Yoksa da olsun. Sonuçta benim hayatım değil mi, her ne kadar kaderim başkalarının elinde olsa da. Tambirbulşit.]

Ben biraz hareketli müzik seviyorum ve "müziğin hareketlisi olur mu yahu" diyeni dart okuyla vururum.

Velhasılıkelam, tekrar edelim hep birlikte; bulşit. Daha yüksek; bulşit! Daha;

Dün, Seinfeld dizisini Jerry Seinfeld ile birlikte yazan ve dizinin egzekütiv produser'liğini üstlenen Larry David ile yemekteydim. Gerçi o televizyondaydı, ben de karşısında yemek yiyordum ama olsun. Sonuçta aynı ortamdaydık yani. Neyse efendim, dünyanın en iyi dizisi olduğu düşünülen dizinin fikir babası olan bir adam televizyonda gözleri dolarak diyordu ki, "şimdiye kadar yaptığım her şeyi Monera'ya borçluyum." Yok lan yok şaka, çok parası varmış da şikayet etmeye hakkı yokmuş, ondan bahsediyordu. Başlarda dinlerken ilginç şeyler ve tematik bazı laflar falan etti, beğendim. Ama şimdi bakıyorum da aklımda kalan tek şey çok parasının olduğu. Dur hatırladım. Adam dedi ki; "işlerim iyi gitmediği zamanlar sokaklarda dolaşır ve evsiz kalırsam sokaklarda kalacak yer bakardım" dedi, hatta "bir yer bulmuştum, tamamen dibe vurursam burada yaşarım diye karar vermiştim" bile dedi.

Hatırlayamıyorum. Sanırım şu an kulaklarımdaki müzik dün adamın ne dediğini tamamen unutturdu. Keşke yazsaymışım. Ama güzel bir şeyler söylemişti. Hatırlarsam yazarım.

Hatırladım, [ne kadar gelgitli bir yazar], "mutlu olmak lazım" dedi. "Şimdiye kadar yaptığım her şeyi mutlu olmak için yaptım.". "Ve sabahlara kadar diziyle uğraşırken, yaşadığım en mutlu zamanlardı."

Ne anlatıyorum ben yahu? Ulan çıkıp da, "hocam saat gecenin 1'i oldu yatmayacak mısın artık, yarın sabah kalkıp, işe gidip, çalışıp, mutlu olacaksın" desene. Epi topu 5 metre.

Dipnotdediğindipteolur: İmkanınız varsa kulaklıkla ve çevrenizi rahatsız etmeyecek kadar yüksek sesle dinlemenizi tavsiye ederim.

şu: Far Too Loud - 600 Years


şu: Far Too Loud - Lightbringer


ve şu: Far Too Loud - Faster Than Light

Hiç yorum yok: