.
Bir epilatör reklamı var markasını vermeyelim şu brain'e benzeyen. Şöyle sloganlar atıyorlar reklam içinde, "Aşk hissetmektir, aşk uyumdur, aşk pürüzsüzdür, aşk şudur, aşk budur..." falan.
.
Epilatör reklamıyla aşkın ne alakası var?
.
Neyse şu saçma salak aşk yazılarından birisini yazmayacağım zaten. Gerçi ne yazacağım hakkında da hiç bir fikrim yok. Öyle boş bir yazı olacak diye düşünüyorum, biraz Lost'tan bahsedebilirim önce, sonra ne yaparım bilmiyorum. Genel olarak hava bu yani, isterseniz sağ üst X tık ve korsana hayır.
.
.
Epilatör reklamıyla aşkın ne alakası var?
.
Neyse şu saçma salak aşk yazılarından birisini yazmayacağım zaten. Gerçi ne yazacağım hakkında da hiç bir fikrim yok. Öyle boş bir yazı olacak diye düşünüyorum, biraz Lost'tan bahsedebilirim önce, sonra ne yaparım bilmiyorum. Genel olarak hava bu yani, isterseniz sağ üst X tık ve korsana hayır.
.
.
3 5 10 gündür Lost izliyorum manyaklar gibi. Yahu arkadaşlar arasında bir fenomen olarak yayıldığı vakitlerde, yine benim anti-popüler tavrım galip gelmiş ve tüm imkanlara (tüm sezonları tüm bölümleri indiren aradaşlar) rağmen, ben tamamen bir lost antipatizanı olarak milleti uyuz etmiştim, izlememiştim. :) Heh, neyse.
.
Simdi deliler gibi Lost izliyorum evde, hayattan kopup farklı bir düzleme oturtmuş gibiyim düşüncelerimi. Öyle ki, sabah yolda yürürken yaşadığım hayatı sorgulamaya başladım, ki ilk düşündüğüm, bundan çok daha farklı yaşasam tanıdığım hiçkimse olmasa, herkes bir anda yok olsa, gibi bir psikoza girdim. Aynı psikoza, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejat geldiği gün, hergün trafiği insanı çıldırtan Büyükdere Caddesi'ni ve E-5'i bomboş görünce de girmiştim. Metal yığınları halinde araçların aktığı bir nehir kıvamındaki bu caddeyi uçsuz bucaksız bomboş görmek, cidden ürkütmüştü beni. Çıkıp boş caddede bir yarım saat kadar dolaştım. Hayat bitmiş gibiydi, sanki doğaüstü bir olay tüm araçları bir anda ortadan kaldırmıştı. Hiç bu kadar sessiz olduğunu hatırlamadığım (gece bile) caddede şimdi ayak seslerim yankılanıyordu. Çok garipti. Çok güzeldi. Sürekli yaşanabilecek bir durum değildi, hafiften extra-ordinary'di yani. Yalnızlık kavramına biraz daha yaklaşıyor insan böyle hallerde.
.
Gerçekten çok güzel bir dizi Lost. Çok ince düşünülmüş. Yapım ekibini buradan kutlar gözlerinden öperim. :)
.
.
3 5 10 gündür Lost izliyorum manyaklar gibi. Yahu arkadaşlar arasında bir fenomen olarak yayıldığı vakitlerde, yine benim anti-popüler tavrım galip gelmiş ve tüm imkanlara (tüm sezonları tüm bölümleri indiren aradaşlar) rağmen, ben tamamen bir lost antipatizanı olarak milleti uyuz etmiştim, izlememiştim. :) Heh, neyse.
.
Simdi deliler gibi Lost izliyorum evde, hayattan kopup farklı bir düzleme oturtmuş gibiyim düşüncelerimi. Öyle ki, sabah yolda yürürken yaşadığım hayatı sorgulamaya başladım, ki ilk düşündüğüm, bundan çok daha farklı yaşasam tanıdığım hiçkimse olmasa, herkes bir anda yok olsa, gibi bir psikoza girdim. Aynı psikoza, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejat geldiği gün, hergün trafiği insanı çıldırtan Büyükdere Caddesi'ni ve E-5'i bomboş görünce de girmiştim. Metal yığınları halinde araçların aktığı bir nehir kıvamındaki bu caddeyi uçsuz bucaksız bomboş görmek, cidden ürkütmüştü beni. Çıkıp boş caddede bir yarım saat kadar dolaştım. Hayat bitmiş gibiydi, sanki doğaüstü bir olay tüm araçları bir anda ortadan kaldırmıştı. Hiç bu kadar sessiz olduğunu hatırlamadığım (gece bile) caddede şimdi ayak seslerim yankılanıyordu. Çok garipti. Çok güzeldi. Sürekli yaşanabilecek bir durum değildi, hafiften extra-ordinary'di yani. Yalnızlık kavramına biraz daha yaklaşıyor insan böyle hallerde.
.
Gerçekten çok güzel bir dizi Lost. Çok ince düşünülmüş. Yapım ekibini buradan kutlar gözlerinden öperim. :)
.
.
Şimdi iki tane şarkı var bu yazıda, birbirinden tamamen farklı iki tür.
.
İlki "12 Stones"tan geliyor, "In My Head" diyor,
İkincisi, "Sonic Syndicate"ten geliyor, şimdiye kadar duyduğum en güzel şarkı başlığı, "Prelude to Extinction"diyor.
.
Hoşça kalınız.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder