Maltepe Sıtarbaks'ta yaptığımız haftalık geyikli meyikli muhabbetli toplantımızın sonunda minibüs durağına doğru yürümekteydik. Yoldan yoldan.
Nükleere evet. Yok hayır. Elektrik faturası sana mı giriyor bana mı giriyor? Su faturası kime giriyor? Doğalgazla elektrik üremeyi bırakmak lazım. Ne üremesi lan. Kömürü de. Zaten kömür az kaldı. Küresel kriz. Amerika i.nedir. Yola yuvarlanma. Yuvarlanmadım ötelendim. Öykündürme programı. Sistem öykündürülüyor. Oha gitara bak. 450 Euro'ya Cort gitar. Minibüs indirme bindirme yeri. "Bekleme yapılmaz." Ulan bekleme yapılmıyorsa nasıl binecek millet bu minibüse? Sen geçiyorsun mesela buradan, aynı anda minibüs de geçiyor, kimse beklemiyor. Bekleyemiyor. O zaman bari yavaş yürüyelim. İlerden döneriz. Pazartesi yarım gün. Taksime mi gitsek? Benim 03-24. Tüh. "Bi kuik or bi det" dinleteyim mi size? Yok. Yarın n'apıyoruz? "Kadıköy, Kadıköy, biraz acele edelim abi." Hadi kardeşlerim, görüşürüz. Bekleme yapılmıyor ya ondan acele.
Saat 01 küsürler. Kulağımda sürekli çalmakta olan ses seviyesi 40'ları vurmuş "Iron Maiden - Be Quick Or Be Dead"le birlikte hiç de acele etmeden yavaş adımlarla eve doğru yürüyorum. Balıkçının kepenkleri kapalı ama balık kokusu hâlâ taze tezgahının yanındaki tekel bayisinin önünde bir adam elindeki siyah torbayla bana bakmakta uzaktan birşeyler söylemekte tekel bayisindeki adama. Bense ses seviyesi 40'ları vurmuş şarkının arasında kendi düşüncelerimi bile duyamıyorum. Tam şarkının bittiği ve baştan başladığı süre zarfındaki 2 saniyelik sessizlikte, adamın yanından geçiyorum, adam bana "iyi akşamlar" diyor. Duyuyorum. Şarkı başlıyor. Kafamı bile kaldırmadan "iyi akşamlar" diyorum. Adam duyuyor. Ama ben duyamıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder