23.10.2008

Depresyonel Poliçe

Bu akşam servisin geç gelmesinden belliydi aslında akşamın iyi geçmeyeceği ve geçmedi de. Aslında her şey, 100metre daha gidip tıkalı da olsa akıcı olan güzel mi güzel havalı mı havalı metal yığını dolu Büyükdere Caddesi'ne çıkmak yerine, hemen zırt diye sağdaki yol ayrımından ayrılıp Gayrettepe'nin saçma arka sokaklarına dalmamızla başladı.

Geri dönüşü olmayan, tek şeritli bir hayata girer gibi bir sıkıntı kaplamıştı içimi fütursuzca. Ama ses çıkarmadım. Çünkü sonuçta her yol bir yerlere çıkardı ve mühim olan da bir yerlere çıkmaktı. Bu ahengi bozmaya gerek yoktu. Hayatsa eğer sürprizlerle dolu olmalıydı ve bugünün sürprizi de 2 saat boyunca beni oturduğum koltuğa çivileyecek bir trafik keşmekeşiydi.

Daha önce yürüyerek geçtiğim bu sokaklardan şimdi koskocaman servisle kaplumbağavari bir hızla ilerliyorduk. Stres tavan yapmıştı, enerji seviyesi ise diplerde sürünmekteydi. Bir de üzerine dapdaracık sokaklarda manevra yapmaya çalışan servisin sağ yan tarafından gelen gocurt ve gacırt sesleri eklenince park eden bir arabaya hafiften sürtündüğümüzü farkettik. Buraları geçiyorum. Zira gerçekten stres dolu anlar ve isyan dolu bayraklar ve hoş karşılanmayacak anılarla dolu dakikalar. O kadar saat arka sokaklarda dolaştıktan sonra çıka çıka Barbaros Bulvarına çıkmak ise gerçekten beni yıkmıştı. Daha önümüzde koskocaman ve upuzun bir Yıldız geçidi vardı. Eski okulumun önünden geçerken çevirip kafamı bakmadım bile, böyle de tavırlıyımdır kendisine. Köprü yolu huzur dolu, biraz da araba dolu, ama olsun, en azından akıcı bir trafikle yine bizbizeydik. Köprüden sonrasını anlatmıyorum bile hiç, because, i am going to the blackboard as soon as possible i want. Ne dedim bilmiyorum. Neyse, attım öyle aklıma gelen ilk kelimeleri dizekledim.

Ben yatmak var şimdi o yüzden çıkmak burdan ve internetten çünkü uyumak sonra sabah kalkmak yok erken ben var baş ağrımak bütün gün olmak sonra da akşam.

Hiç yorum yok: