Pay attention, pay attention, pay attention. Please.
Dikkat edin ve kulak verin, buradan sonra okuyacaklarınız ruhunuzda onarılmaz yaralar açabileceği gibi, psikolojik olarak zarar görmenize de sebep olabilir. Bu nedenle şu anda buradan çıkıp gitmeyerek tüm sorumluluğu üzerinize aldığınızı bildirmem gerekir. Bu saatten sonra kimin ne yaptığı konusunda tüm sorumluluk kendisine aittir.
Hiç bilmediğimiz parazitlere ev sahipliği yaptığımız bir dünyanın yalan dolu faunasında, sadece yüzümüze gülümsendiği için inandığımız ve yediğimiz kırıntıların hesabını veriyoruz. Yedikçe kabaran göğsümüz ve böbürlendikçe yok olan samimiyetimizin verdiği boşluk hissi bizi tüm insanlıktan soğutuyor. Temizlemek üzere yıkadığımız her şeyin zamanla elimizden kayıp yere düşmesine tesadüf demekse sadece aptallığımızdan. Çıktığımız insanlığımıza girmemiz için ise artık çok geç. Vaat edilen yere ulaşmamız ise imkansız. Fikirlerimizin içinde dolaşan hastalıklı solucanlar yüzünden baktığımız her yerde gördüğümüz her şey siyah leş kargalarına dönüşüyor. Ve dikilmiş gözlerle hiç ayrılmamacasına gözlerimize bakıyor. İçlerinde gördüğümüz o sonsuz boşluk ise donmaktan beter ediyor yalnız bedenimizi. Titremekten birbirine vuran dişlerimiz dökülüyor. Kalp ritmimiz bozuluyor artık düzgün çarpmıyor. Ve vaat edilen yere ulaşmak için her şeyi yapmaya hazır hale geliyoruz. Simsiyah gözlerimiz, ruhsuz bakışlarımız ve kapkara bir kalple.
Tüm bütün olağan yalanlar artık sadece yolumuzda ezip geçeceğimiz ufak çakıl taşları oluyor daha büyük kayaların altında ezilirken. İnsanlara karşı olan tüm inancını yitirmiş bir ceset gibi oradan oraya savrulurken geçen zaman aslında sadece çocuk ruhumuzun ölümünün değil, ardında doğan siyah güneşlerin de habercisi oluyor.
Dikkat edin ve kulak verin, buradan sonra okuyacaklarınız ruhunuzda onarılmaz yaralar açabileceği gibi, psikolojik olarak zarar görmenize de sebep olabilir. Bu nedenle şu anda buradan çıkıp gitmeyerek tüm sorumluluğu üzerinize aldığınızı bildirmem gerekir. Bu saatten sonra kimin ne yaptığı konusunda tüm sorumluluk kendisine aittir.
Hiç bilmediğimiz parazitlere ev sahipliği yaptığımız bir dünyanın yalan dolu faunasında, sadece yüzümüze gülümsendiği için inandığımız ve yediğimiz kırıntıların hesabını veriyoruz. Yedikçe kabaran göğsümüz ve böbürlendikçe yok olan samimiyetimizin verdiği boşluk hissi bizi tüm insanlıktan soğutuyor. Temizlemek üzere yıkadığımız her şeyin zamanla elimizden kayıp yere düşmesine tesadüf demekse sadece aptallığımızdan. Çıktığımız insanlığımıza girmemiz için ise artık çok geç. Vaat edilen yere ulaşmamız ise imkansız. Fikirlerimizin içinde dolaşan hastalıklı solucanlar yüzünden baktığımız her yerde gördüğümüz her şey siyah leş kargalarına dönüşüyor. Ve dikilmiş gözlerle hiç ayrılmamacasına gözlerimize bakıyor. İçlerinde gördüğümüz o sonsuz boşluk ise donmaktan beter ediyor yalnız bedenimizi. Titremekten birbirine vuran dişlerimiz dökülüyor. Kalp ritmimiz bozuluyor artık düzgün çarpmıyor. Ve vaat edilen yere ulaşmak için her şeyi yapmaya hazır hale geliyoruz. Simsiyah gözlerimiz, ruhsuz bakışlarımız ve kapkara bir kalple.
Tüm bütün olağan yalanlar artık sadece yolumuzda ezip geçeceğimiz ufak çakıl taşları oluyor daha büyük kayaların altında ezilirken. İnsanlara karşı olan tüm inancını yitirmiş bir ceset gibi oradan oraya savrulurken geçen zaman aslında sadece çocuk ruhumuzun ölümünün değil, ardında doğan siyah güneşlerin de habercisi oluyor.
"10 Years" söylüyor, tüm kendini arayanlara geliyor, "All your lies"
Tüm yalanlarımız bizim. Onları bize başkası söyletmedi.
Tüm yalanlarımız bizim. Onları bize başkası söyletmedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder