Olay ne aslında biliyor musun günlük? Tamamen kişisel doygunlukla ilgili. Hayattan beklenti meselesi. Hâlâ daha kendisi için birşeyler bekliyorsa hayattan alacakları varsa ve yapamadıkları için hâlâ oflayıp puflayabiliyorsa, ya da hâlâ sadece kendisi için yaşayabiliyorsa, filmlerde gördüğü imajlara özenip onlar gibi yaşamayı umut ediyorsa ve ne kadar saçma dursa da üzerinde aslında olmadığı kişilerin karakterini giyebiliyorsa sırf kendini tatmin için işte o insan eksiktir. Ve mesela asla çocuk yetiştirmemesi gereken bir insansıdır. (Daha kendini yetiştirememiş bir insan nasıl çocuk yetiştirebilir değil mi ama?)
Ya mesela bir kadın, ya da erkek, çocuğu olduğu halde hala sigara içmeye devam ediyorsa mesela, bundan daha büyük öküzlük olabilir mi? Aynı şey bence içki için de geçerli. 3 4 yaşındaki çocuğuna rakı bira içiren insanlar tanıdım ben ya, bu nasıl bir mallıktır, bu nasıl bir kişilik bozukluğudur Allah'ım yarabbim. Ondan sonra bir çıkarlar ortaya bir b.k biliyormuş gibi aman kurban kesilirken çocuklara izletmeyin. Yahu o kadarını biz de biliyoruz armutspor, sen önce çocuğuna yaptıklarına bak. Saçma özentilerle gerzek bir çocuk yetiştir, tv'nin başına çocuğu oturtup embesil Türk gençliğine bir üye daha kazandır sen aferin. Ondan sonra çocuk okulda neden başarısız? Ondan sonra çocuk niye böyle oldu? Ondan sonra çocuk neden asi yetişti biraz sinirli, laf da dinlemiyor?
Çocuğun 6 yaşına kadar karakteri oturuyormuş diyorlar. İşte bu yüzden şu ana babalara nasıl uyuz oluyorum var ya bazen.
Neyse gelelim asıl konuya, şimdi bu yazıyı okuyan 9 yaş ve üzeri çocuklar olabilir, üzülmeyin hiç, anne babalarınızı büyütmek maalesef size düşüyor. Hani şu placebo'nun bir klibi vardı ya onun gibi biraz. Tavsiyem, kitap okuyun, anneniz ya da babanız jojo, jetixplay, babytv, akıllıtv falan açıp da sizi tv karşısına oturtursa yanına gidip, cool bir tavırla, "otur bunları sen izle" deyin. Gidin bir kitap alın okumaya başlayın. Eğer biraz zeka kırıntısı varsa yaptığını anlayıp gelip yanınıza kitabınızla ilgilenir gibi yapacaktır. Tabi ilk başlarda anlamayabilir ne yaptığınızı, okuma kavramına biraz uzak olabilirler, zamanla onlar da alışırlar, hatta kendileri "gel kitap okuyalım", "resim yapalım", gibi açılımlar yapabilir. Siz tavrınızı bozmayın. Fazla da zorlamayın, arada bir açın onun istediği gibi tv izleyin, ama yine kitabınıza dersinize geri dönün. Yarın bir gün okulda falan ya da herhangi bir topluluk içinde bir konu hakkında referans göstermeniz gereken şeyler olabilir, babytv'de görmüştüm, akıllıtv'de görmüştüm demek hiç iç açıcı değildir. Ders konusu pek çok anne baba için tam bir muammadır. Çünkü müfredat değişmiştir (sanki tüm eğitim sistemi değişti mazerete bak) yeni müfredat da bir gariptir, pek çok bilmedikleri şey çıkacaktır. Fazla zorlamayın anlamıyorlarsa, üzerlerine giderseniz sinirlenip, "bunları senin bilmen lazım" gibisinden duyduğum en garip cümleyi sarfedebilirler. Ha eğitim sistemimiz çok iyi değil tabi ki, ama bunu anne babanız çözemez zorlamayın. Şunu kesinlikle yaşamışsınızdır, ders çalış diye sizi odanıza gönderirler, ama odanızda ne yaptıınızla ilgilenmezler. Böyle de salak olabilirler bazen. Ama dediğim gibi onları sizin büyütmeniz lazım, dersinizi bitirdikten sonra, defterinizi götürüp kontrol ettirin, bu aşamada yanlış yapmış olduğunuzu bile farketmeyeceklerdir, çünkü kontrol etmeyeceklerdir, yüzlerinde saçma bir gururla "oo aferim" deyip iki üç sayfayı geçiştirip sizi yatağa yollayacaklardır, o yüzden yanlış yapmamaya çalışın, yarın okudaki öğretmeniniz büyük ihtimalle yanlışları görür. Ondan da şüphem var gerçi ama olsun. Güvenmek zorundayız, çünkü Ata'mızın dediği gibi, "Öğretmenler, yeni nesil sizlerin eseri olacaktır."
Öğretmenlerimize eserinizi görüyoruz demek istiyorum. Ama ben öyle çok bir eser göremiyorum. Neyse ya, öğretmenler konusu derin. Bu konu çok devam eder böyle ama vaktim yok.
Bir şarkı gelsin benden size adı "Mindtrip", "Nonpoint"ten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder