8.03.2009

Helikoptuk

Sevgili günlük, öksürüğümden kelli yaptığım şu Zencefilli Süt Shot'larının arasında yazmaya çalışıyorum bu satırları. Allah'ım bu nasıl bir tattır böyle. Tekrar içmemek için insanın öksürüğü geri kaçıyor korkudan.

Ben hayatımda hiç zencefil görmemiştim günlük biliyor musun? İlk defa hani ben geçenlerde zatürre oldum ya, o zaman gördüm, halbuki çok da masum bir toza benziyordu. Ama nereden bilebilirdim ki böyle hidroklorikasitten hallice olduğunu?

Neyse, bugün bizim büyük yeğenin (evet önce doğana büyük yeğen diyorduk bunu artık çakmış olman lazım) doğum günüydü.

Notarası; şimdiki çocuklar oyuncak konusunda çok şanslılar mirim, binbir türlü oyuncakları var, ancak bu sefer de bir değer bilmezlik başlıyor oyuncaklara karşı diye düşünmeden edemiyorum. Neyse o ayrı konu.

Nereden geldim bu konuya, şuradan, sivrisinek gibi ya da şöyle diyeyim pervaneler vardır ya, uçan böcek cinsinden olan, onun tipinde, yaklaşık 20 cm boyunda, 10 cm yüksekliğinde uzaktan kumandalı minik bir helikopter almışlar yeğene. Böyle basıyorsun havalanıyor falan, sağa sola gidiyor, vıızzzzzz diye de sesi var. (Ulen acayip hoşuma gitti oyuncak, kendime not; büyüyünce kendime helikopter alacağım.) Bir ara baktım oyuncağı yeğenden almışız, babası, amcası, dayısı, sırayla oynuyoruz. Haha bir eğlence bir cümbüş, sanırsın ki helikopteri biz keşfetmişiz. Gerçi bu eğlence, helikopteri masanın üzerindeki kereviz salatasının üzerine düşürmemizle sona erdi ama olsun, yediğimiz terliklere değdi doğrusu. Yani tam olarak da üzerine düşmemişti ama, orada bir kulis döndü farketmedim değil.

Olay şu ki, bu 3 insan, bu talihsiz 3 genç adam, çocukluklarında böyle bir oyuncak görmemişlerdi. (Hatta ne çocukluğu, bu yaşıma geldim yerden havalanabilen herhangi bir oyuncağım olmadı benim.) İçimizdeki bu bastırılmış helikopter pilotları bir anda fırtlayıvermişti gerçel dünyaya. İşte o yüzden helikoptuk biraz biz bu akşam.

Bu Cumartesi günü de bu şekilde hafızalarımıza kazınarak tarihteki tozlu sayfalar arasında yerini almak üzere geçip gitti sayın günlük. (Breh breh, cümleye gel.)

Bugüne son noktayı Polonya dolaylarından bir türkü ile koyalım.
"Akurat" söylesin, "Piekarnik" desin.



























Hiç yorum yok: