12.04.2009

Anouk'uz Anouk'sunuz Anouk'lar



Sevgili günlük sana bugün, tanıdığım en iyi kadın vokalin adını vereceğim. Evet veriyorum. Adı Anouk. [Anuk diye okunuyor c ile yazılmıyor.]

Şimdi, aslında bizim aileler zamanında komşularmış burada, birbirlerine helva falan yapar, kurban bayramlarında ettir buttur böbrek dalak falan böyle bildiğin komşuluk ilişkileri falan sürdürürlermiş. Babam anlatırdı, bunun babası acayip tavla oynardı falan diye. Biz doğmadan taşınmışlar bunlar Hollanda'ya mı ne. Oraları çok bilmiyorum, zira doğmamıştım çok. Telefonla görüşüyorduk bir ara, sonra tel faturası kolbastı gibi gelmeye başlayınca, mektuplaşmaya falan başladık. Baya bir süre öyle takıldık mektup falan. Sonra sonra baya sonra, 1997 yılı falandı bu bi geldi Maltepe'ye. Pat diye karşıma çıktı. Evden çıkmış kendime patlayan şeker almaya gidiyordum. Çat dedi enseme bi tokat geldi. N'oluyo lan dememe kalmadan, aa bi baktım Anouk. Lan hoşgeldin dedim bi tane de ben çaktım ensesine. Sahilde mantı yemiştik. Benim pasaportum yoktu o zamanlar, e tabi, yani Avrupa görmüş koca kadın olmuş o da, müzik piyasasına falan girmiş. Albüm çıkaracakmış, ille getirmiş, aman önce sen dinle, sen dinlemeden çıkartmam bu albümü. Yahu Anukcum dedim, sen yapmışsan olmuştur zaten, dinlememe gerek yok. Yok olmaz ille dinleyeceksin diye tutturdu sahilde kayaların üzerinde oturuyorduk. Baktım titriyor, ceketimi çıkarttım verdim, üşüdün mü dedim. Yok heyecandan titriyorum dedi. Ulan ne diyeyim şimdi, resmen yıktı beni. İyi madem dedim. O zamanlar tabi empeüç player falan yok. Bildiğin sony walkman'le kasetin açılış parçası bu olacak dedi, şu aşağıdaki [en alta ekleyeceğim] parçayı dinletti. 

Oooaaahhhhhaaaaaaaa demiştim ilk duyduğumda, oha lan dedim n'apmışsın Anukcum sen böyle. Beğendin mi dedi, gözlerimin içine baktı, yahu dedim beğenmez miyim, hayvan gibi şarkı yapmışsın. Oh dedi beğendiğine sevindim. Herşeyi zaten senin için yaptım falan dedi. Nasıl yani demek istememe kalmadan, ağzımı kapattı. Şşşş yaptı. Şşşş'tim ben de.

Klip çekeceğim bu şarkıya nasıl olsun dedi. Ben de sarmısaklı olsun dedim. Anlamadı tabi. Ama sonradan izledim beğendim klibini, güzel olmuş. Zaten mantının yoğurdundan bahsediyordum ben de, anlamaması doğal. Ki o zamanlar ingilizcem de tofıl seviyesinde değildi, gerçi şimdi de değil. Anlattı bayağı bir şeyler, yok Hollanda böyle, yok Amerika şöyle. Anlat anlat dedim ben de, mantılar geldi o ara, ikimiz de sarmısaklı yoğurtlu yağda çevrilmiş acı kırmızı biber soslu mantılarımızı yedikten sonra, ayrıldık, zaten akşam olmuştu, uçağı varmış saat 20:00'de, hadi dedim selametle git. Taksiye binerken arıycam falan dedi gözleri dolarak, şşşş yaptım ben de ağzını kapattım, şşşş'ti o da. Sonra benim ÖYS'ye falan çalışmam lazımdı, fazla zaman ayıramadım Anukcuğuma. Zaman ilerliyor benim sınavlarım yaklaşıyor o ise müzik piyasasında ilerlemeye başlıyordu. Duydum ki ön dişleri kırılmış klip çekerken sanırım, altından ön dişler yaptırmış kendine. Resimlerini göndermiş postayla, nasıl ön dişlerimi beğendin mi, senin için kırdım diyor. Manyadı iyice, ayrıca hiç beğenmemiştim ön dişlerini. Ben de cevap yazdım. Keşke kırmasaydın, eskiden daha iyiydi diye. Altından ön dişlerin de hiç güzel olmamış kusura bakma ama dedim. Alındı tabi, doğruları söyleyince biz kötü olduk. Ya bir de çevresindeki ayaktakımı sürekli yok şöyle yok böyle diye laf taşıyorlarmış, halbuki hepsi safsata. Ama işte arada mesafeler de olunca, görüşemeyince baya bir dağıldık. Sonra ben üniversiteyi kazandım. Başka şehirler başka insanlar. O da şan şöhret para pul derken, hafiften eroine kokaine falan da başlamış dediler. Bilmiyorum, o aralar görüşmüyorduk artık. Arada bir hâlâ yurtdışından bilinmeyen bir numara çağrı atıp durur sabahın köründe. 

Seviyordum ben bu Anuku.





























:) Hahaha kafam hiç mi hiç yerinde değil gördüğün gibi sayın günlük. Tamamen hayal ürünü olan şu gördüğün yazı yüzünden Anuk beni dava etse yeridir. Ama yapmaz. Sonuçta ailelerimiz komşuymuş bizim, bi hukukumuz var yani.

:]

Hiç yorum yok: