Öyle geceden değil, günlerden dolayı.
Bugün şu "Güneşin Oğlu" filmini tekrar izledim televizyonda.
Orada Haluk Bilginer'in katlı otoparkın en üst katında söylediği bir şiir var. Şiir değil de işte serbest nazımda yazılmış bir şey. [Ama onlara da şiir diyoruz zaten neyse.]
Yahu bir o kadar saçma ve bir o kadar güzel geldi bana sözler. Aradım da bulamadım daha. Aha da buldum.
"Nasıl bir dümenin içine düştüm ben" diye başlayan, [isyaanım var ulaaan] dizeleri ;
"Aman kendini asmış 100 kiloluk bir zenci,
Üstelik gece inmiş ses gelmiyor kümesten,
Ben olsam utanırım! Bu ne biçim öğrenci,
Hem dersini bilmiyor hem de şişman herkesten.
İyi nişan alırdı kendini asan zenci,
Bira içmez ağlardı babası değirmenci,
Sizden iyi olmasın boşanmada birinci,
Çoook canım sıkılıyorr!
Kuş vuralım istersen.
...
Lan noluyo laaan"
Bir hezeyan böyle de güzel anlatılır mı be. :]
[Şiir: Ülkü Tamer'in "Konuşma" şiiri (imiş, ben de sonradan öğrenmeyim)]
2 yorum:
o şiir çok güzel evet. ben de şey diyorum şimdi bu film için: ah muhsin ünlü'nün canı sıkılmış, bu filmi yapmış. bi' taşla iki kuş.
entry'den bozma yorumdur, çaktırmayınız :]
caktirmiyorum efenim :] zaten hangi entry'dir, nerede yayinlanmistir onu da cok bilemedim. :]
Yorum Gönder