Bunlardan bir tanesi "DeGol". [yazılışıyla; DeGaulle, okunuşuyla da DöGol] .
Şimdi, Ankara'da Degol Bulvarı [ya da caddesi] diye bir bulvar ya da cadde var, bilenler biliyordur. Fransız devlet adamı bu "DeGol". Hayatta değil tabi şimdi, arkasından konuşmayacağım. Ama bunu duyunca aklıma hep şu gelir.
Aslında bu isme sahip birisinin meşhur bir futbolcu olması gerekmez mi? Düşünsenize bunca zaman Degol isimli bir futbolcunun herhangi bir şekilde meşhur olmamış olması ne büyük talihsizliktir. Neden olmamıştır? Halbuki olsa ne güzel olur.
- DeGol,
- DeGol ortasahada topla buluştu,
- DeGol ceza sahasına yaklaşıyor.
- DeGol,
- DeGol kaleciyi de geçti,
- DeGol, DeGol, DeGol,
- DeGoool ve gooooool,
- DeGol'ün golü.
- DeGol kendisinin birinci, takımının ikinci, futbol tarihinin de üçüncü golünü atıyor.
Evet evet, acilen Türk takımlarından birisi DeGol diye bir futbolcu transfer etsin de sahalar şenlensin be ya.
Kafama takılan ikinci durum ise "Jet Li".
Bu Jet Li gerçekten jetli mi?
Var mı bu adamın jeti falan? Gerçi yoksa niye jetli desinler ki, jetsiz demeleri gerekirdi o zaman, yani jeti yoksa. Demek ki var. Karbon ayak izi de devasadır o zaman bu adamın. Vay çevre düşmanı. Öyle çıkıp iki üç hareket yapıp iki üç adam pataklayınca adam oldu düdük.
:]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder