7.06.2010

Dar

Aslında bunları dinlediğimi çok fazla kişi bilmez sayın günlük. (Oo ciddiyiz bugün? Lütfen aramızdaki resmiyeti koruyalım.) Şimdi NŞA'da 22,4 litre olan bir mol gibi, benim de genelde tercih ettiğim müzikler genelde çoğu kişi tarafından müzik olarak bile değerlendirilmeyen ve genelde de azınlıkların hakları çerçevesinde tahammül edilen müziklerdir. [Bir cümle içinde bu kadar genelleme yapılmaz, yapılmamalı.]

Ama bu başka. Bunlar başka.
Zaman zaman böyle rast gele darlandırıyorlar beni.


"Blackmore's Night - Wind Dance Of The Fairies"

Oynadığım herhangi bir filmde ölüm sahnemin arkasına bunu çalsınlar isterim mesela. Böyle filmin sonunda mesela, hayatının bir film şeridi gibi önünden geçtiği o anlarda. Hani hayatından kesitler gösterilir ya, onun gibi. İnsanlar da ağlamasın zır zır. Öldük ne var? Belki biraz gözleri dolabilir. İyidir öyle. Hem insan bir kere tam ağlayacakken tuttu mu kendini, ağlamadı mı, bi' daha ağlayamaz öyle kolay kolay. Şaşkın veya hayal kırıklığına uğramış olabilirler. Hava da bulutlu ve sarı olsun. Bulutlar buz mavisi görünsün. Karga olsun bi'kaç tane. Uçsunlar. Kimse siyah güneş gözlüğü takmasın. Sonbahar olsun. Ama yağmur yağıp da çamur olmasın, gibi gibi.


Dur! Daha bitmedi.


"Chimaira - No Reason to Live"

Sonra yağmurlu bir gecede de, şu şarkıyla tekrar hayata döneyim. Fonda şu şarkı çalsın. Çamurlu toprağın içinden yavaşça bi'şeylerin yükseldiği görünsün. Hava yarı aydınlık olsun, ay ışığı aydınlatsın, arada şimşek çaksın. O uçan kargalar geri gelsin. Yanı başımdaki ağacın dalına konup ay ışığını tamamlasın. Yağmur yağsın. Her yer çamur olsun, gibi gibi.

Hiç yorum yok: