Ekincik'te, plajdan girip sürekli yüzüp geldiğimiz bir mesafe var, bayrak diyoruz oraya koyun baş tarafına doğru bir Türk bayrağı koymuşlar, hergün mütemadiyen aralıksız biteviye [unutamıyorum bu sözlük anlamlarını bir türlü] oraya gidip geliyoruz. Sakin sakin 1 saat 1.5 saat falan sürüyor gidip gelmek. [Bak baak, çaktırmadan da çok pis yüzerim demeye getiyon haa anlamıyoz sanki] Neyse efenim bu günlük deniz ritüeline devam ederken, gecelerden bir gece tıka basa yedikten sonra hadi dedik şöyle bir yürüyüşe çıkalım te şöyle şu taraflara doğru da ayaklarımız şenlensin. Yürü babam yürü, efenim bir de dolunay var ki, ah sanki denizin üzerinde böyle bir elmas tanesi pırıl pırıl pırıldıyor etraf sanki gündüz gibi aydınlık.
Aaa yürürken yürürken bir de baktık ki ne görelim? Bayrak. Evet o bayrak. Tee koyun öte ucuna gelmişiz yürüye yürüye. Saat de işte 23:30 gibi. Böyle birbirine bakan suratlar, anlamsız anlamsız denize bakan insanlar, bir sessizlik sonra, soru işaretleriyle dolu cümleler, sahile doğru bakıp bakıp cesaretlenmeler falan. [Anladınız sizi onu]
Birbirini gaza getiren üç insanoğlu, üstüm başım demeden, yüzer miyiz yüzeriz edalarında telefonları cüzdanları tişörtleri yanımızdakilere bırakıp kendimizi sırayla kayalıklardan ılık sulara bırakmaya başladık. Başladık düyorum çünkü ben gözlükleri çıkarttığımda zaten karanlık olan sularda iyice kör olmuştum. abi ses verin de bari sesinize yüzeyim diyerekten hafif de tırsaraktan kendimi ılık sulara bırakıverdim. Ah o ne keyif efenim anlatamıyorum şu anda kelimeler kifayetsiz kalıyor.
Ama şimdi tabi keyif keyif de, kardeşim onlarca yıl jaws izleyerek büyümüş bir insanım ben, hadi piranaları geçiyorum tatlı sularda yaşıyor onlar onlardan kurtulduk, ama efenim karetta karettalar da öyle gelir hafiften ısıttırır gidermiş bunu da öğrendik. Zaten kimseyi de göremiyorum aldı mı beni bir helecan. Ağırlaşan şortuma aldırış etmeden seslere doğru yüzmeye başladım. Ama efenim yüzdükçe insanın yüzesi geliyor, sırt mı desem, serbest mi desem, kurbağa mı desem, sırttan kurbağalamadan ahtapotlamalara mı geçsem her türlü.
Sonra zaten diyorsun ki o şoke olmuş beyinle, ulan bu köpekbalıkları insan eti sevmez, olsa olsa bir ısırık alır tadımızı beğenmez gider.
İşte bu şekilde korku ve keyfin verdiği gazla 15 dakikada sahile ulaştık. [Gidiş geliş 1 saatti sabah, evet hatırladınız siz onu. Düşünün nasıl bir tırsmaktır bu.] [Sanki Türkiye denizlerini köpekbalıkları bastı da, herkesi yedi, hiç işte bizdeki de geyik. Kehükeh]
:]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder