Saatlerimiz sabah 7:30'u gösterdiğinde emniyet müdürlüğünün kapısındaydım. Ama o da ne? [Yok lan heyecan yapma, o kadar büyütecek bi'şey yok, yazı çok yavan gidiyor diye sallamasyon heyecan efektleri katayım dedim.] Sırada önümde 15 kişi vardı. Saat 8:30 olduğunda ise arkamda 100 kişi birikmişti, sıranın sonu gözükmüyordu.
Dipsos: İnsanlar delirmiş gibi kalabalıklar halinde pasaport alıyor efenim, nedir ulan toplu halde ülkeyi mi terkediyoruz n'apıyoruz?
Sıra numarası alarak, girip parmak izi verip, daha sonra da canlıları makbuz karşılığı bayıldıktan sonra [1 yıl 180 küsur TL] formları teslim edip evrak işlerini tamamlamış oldum. Ahaha ulan çok çabuk oldu. Ancak 100. sıradaki arkadaş için hayat artık siyatikten ibaret.
İçimdeki çocuğu durduramayıp, yanlarından geçerken sıranın en sonundaki güruha, "Ehehe bekleyin bekleyin daha çok beklersiniz" diyerekten nanik yaptığımda, olayların bu kadar büyüyeceğini düşünmemiştim. Sıradaki arkadaşlardan birisinin judocu olduğunu üzerime doğru uçmakta olan uçan tekmeyi yiyince farkettim. Tekniği güzeldi. Tam toparlanmış ayağa kalkmak üzereyken yaşlı bir teyze elindeki "SSK gözlükleri verilir" torbasıyla -artık içinde ne varsa- kafama kafama vurmaya başladı. O kadar darbeyi yiyince anlık bir aptallaşma yaşayıp, hemen oracıktan geçmekte olan güzel polis memuresinin dudaklarına yapışıvermişim, kadının copu bıngıldağımda patlayınca kendime geldim, baktım kadınla gözgöze haldeyim, direkt inkar ettim tabi, bu teyze zorladı beni diyerek bel ağrısı yüzünden iki büklüm durmakta olan yaşlı teyzeyi gösterdim, hatta daha inandırıcı olsun diye, dizlerinin arkasına tekme atıp yere yuvarlanmasını sağladım, sonra da midesine midesine tekmeler atmaya başladım. Kadın memurun anaç tavırları depreşince sırtıma indirdiği yumrukla omurgamda kalıcı bir hasara sebep oldu gibi hissettim. Çünkü gözlerim karardı ve dizlerimin bağı çözüldü bir an için, tam elini tutmak üzereyken, aşkımı itiraf edecekken, yanımdan geçen o sesle yıkıldı dünyaam. Evet judocu abi "hiheyyt" nidalarıyla kolumu tutmuş, arkaya doğru çevirmiş beni emniyet müdürlüğünün cam duvarlarına doğru koşturmaktaydı. Tabi karşı koyacak halim olmadığı için kütdedenek camdan dışarı çıktım. Hazır tehlike bölgesinden uzaklaştım nasılsa diyerek, camdan içeriye doğru uzanıp, ellerimi yuvarlak yapıp, "oooh ooh" demem gerçekten şık bir hareket olmadı kabul ediyorum. Zaten şık bir hareket olmadığını güzel polis memurunun içerden fırlattığı cop alnımın ortasında patlayınca daha da iyi anladım.
İşlerimi halletmiş olmanın hafifliğiyle sevgi dolu evime ve oradan da huzur dolu iş yerime doğru koşarak koşmaya başladım. [hafif aptal modunda olduğum için cümleleri halen daha tam net kuramayoring.]
Daha pasaportu alamadım virgül.
Çarşamba dana ve kuyruk nokta.
6 yorum:
bu sefer ölmediğine sevindim :D
Ehehe, öyle denk geldi bu sefer :]
Monera, aldın mı lan pasaportunu?
Bir de bloga en son yazdığım filmi bul izle. İdiorokrasi olanı. Şiddetle tavsiye ettim bunu bilmiş ol.
(Geçici notum da yer etti içimde.)
Ahaha, inanamıyorum ama aldım Melke, yarın bununla ilgil "final destination" bölümü yazmayı düşünüyorum :]
Filmi bulayım bi'yerlerden, ha yok, bende link var ben sana veririm diyorsan, benim internetim kotalı bunu bilmiş ol, alamam. :]
Son olarak; kaldıralım efenim çok içinize yer ettiyse geçici not.
Kaldırma notumu. Kendime yapılan özel muameleyi gördükçe içten içe seviniyorum ben burada.
Hayırlı olsun. Ülkelere gidemiyorduk, ayıp oluyordu. SAyende gideceğiz.
Hehe saol. :] Bakalım son dakikaya kadar bi' aksaklık çıkmazsa, ülkeler coğrafyasında uzun bir atlama yapacağız.
Yorum Gönder