Demet Akalın yeni şarkı yapmış bu arada. Okan Bayülgen'in dediğine göre yabancı bi' DJ'den apartmaymış. Çekin ellerinizi çekin diyor. Hehe komik geldi. Güldük.
Aha bir sivrisinek! Lan olm sizin mevsiminiz geldi mi? Nereden çıktın şimdi. Dayanamıyorum arkadaş, şu sivrisineklere uyuz oluyorum yeminle.
Neyse, ne diyordum, hah, oturduk örovizyonu izledik ailecenek. Pek güldük pek eğlendik. Eyfalyellayökül ya da her neyse, ulan kadın bütün açık büfeyi yemiş gibiydi yarışmadan önce. İspanya iki kere yarıştı. Ermenistan güzeldi. Almanya da güzeldi bak şimdi beğendim ben şahsen kendim bizatihi. Sonra 2. olduk. Milletçe sevindik. Hobareey falan.
Şimdi sevgili günlük, bu arada hani biz bu örovizyonu milli bir mücadele gibi görüyoruz ya devletçek? Çok önemli ya kazanmamız falan? Hani her seferinde bu da mı gol değil, onlarınki de şarkı mıydı, yok arkadaş bu işler kesin diplomatik, komşu komşu huu falan modlarındayız ya hep? İşte artık örovizyonu nasıl kazanacağımızı buldum ben! Madem ülkemin böyle hayati bir sorunu var, bu konuda bi'şeyler yapmalıyım diye düşündüm ve bir fikir geliştirdim. [Ebek oldukça deliyim. :) ]
Örovizyonu kazanmak mı istiyoruz? O halde...
Sevgili devlet. Burada anlatacaklarım burada kalsın lütfen, fazla dallandırıp budaklandırma. Başka devletler başka ülkeler duysun istemiyorum. Sırf sana söylüyorum bak kıymet bil.
Örovizyonu kazanamıyor olmamız bir sorunsa, öncelikle soruna neden olan faktörü netleştirelim. Oy! Başka ülkeler bize oy atmıyor. Değil mi? (Tamam yahu dur duygusala bağlama hemen.) Onlar oy atmıyorsa...
Örovizfon!
Atacak birileri elbet bulunur. Nasıl mı? Yapacağımız şey çok basit. Önce bir fon kuruyoruz. Örtülü ödenek mantığında. Kamu oyunun bilmesine de gerek yok. Hişş. Adını sen koy. Al öneri: Örovizfon.
Bu fona topladığımız paralarla, oy gönderilen ülke sayısı kadar personel istihdam ediyoruz. (Misal bu yarışmada 24'tü.) Hatta personel istihdam etmeye bile gerek olmayabilir. Çaycı çorbacı 24 kişi toparlıyoruz kamu kurumlarından. Bu arkadaşlara 3'er tane çift hatlı cep telefonu zimmetliyoruz. Ve ilgili ülkelerde otel rezervasyonlarını yapıp, gidiş-dönüş uçak biletlerini alıp, ceplerine harcırah koyup yarışmada adı geçen ülkelere yolluyoruz.
Bu elemanlar ilgili ülkeye gittiklerinde, ülkedeki servis sağlayıcıdan 6 tane hat alıp, telefonlara takıyor. Yarışma saati geldiğinde mesajları yağdırmaya başlıyor. Otomatik mesajı var, toplu mesajı var, grup mesajı var, varoğluvar, onların eğitimini sen verirsin elemanlara.
Bir de kendi ülkemiz tarafı var tabi, küçük bir kamuoyu yoklamasıyla, vatandaşı hiçbir ülkeye oy atmaması konusunda uyarma işi de sana kalıyor artık. Milli duygular, 1.2TL mesaj ücreti falan, artık sen bi' konuşma planlarsın. Biraz da reklam. Zaten mantıklı insan biraz düşünürse başka şarkılara oy atmanın ne kadar manasız olduğunu kavrayacaktır bence. :]
Sonrasını anlatmıyorum. Ama dediğim gibi, bak bloga tüm dünyadan giren insanlar var, konuyu fazla dallandırıp budaklandırmayalım tekrar söylüyorum, bu burada geyik şaka yazısı gibi dursun, sen yapacaklarını yaparsın gizliden gizliden. Takıldığın yer olursa cepten ararsın beni. Göreyim seni. Bu şekilde bir motivasyonla kaybetmemiz imkansız. Haydi Türkiye, kazanabiliriz!
:]
Bu şarkı da benden tüm kamu çalışanlarına gelsin...
"Puddle Of Mudd - Psycho"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder