18.06.2009

Üşen Geç

Ben neden bu kadar üşengecim günlük, neden bu kadar üşencecim ben günlük, neden bu kadar yengecim ben günlük, neden üşengecim ben günlük bu kadar, neden. [Farkettin mi arada üşengeç yerine yengeç yazdım, eheheh, len nasıl atraksiyonlar bunlar var ya heyecandan küçükdilimi yutucam neredeyse.]

“Gulp!” Aha yuttum. Sonra misal bir de “Degabow!” var. Çok çizgi roman okuyan birisi değilim kabul ediyorum, hatta takip ettiğim bir çizgi roman karakteri de yoktur, [biraz örümcek adamı izlerdim ama o da çizgi filmdi yani roman değil] neyse ama bu degabow’u da unutamıyorum yahu, silah ateşlendiğinde “Degabow!” diye ses çıktığı nerede görülmüş efenim?. Zaten görülmüş olamaz, nerede duyulmuş efenim? [Ses görülmez duyulur, duyurulur. Bu bir duyurudur. Duyalım duyuralım, duymayanları duyaralım. Duyurga. Ve duyurgaç. Evet şu anda neden bahsettiğimden hiç haberim yok.]

Yahu kaç gündür üşene üşene en sonunda cep telefonumu kapattırdım nihayet. Yahu çık öde kardeşim faturanı hayır bunun nesinden üşeniyorsun anlamıyorum ki hiç. Al şimdi dinle dur dıt dıt dıt kimi arasan meşgul. Hayret bi’şey ya…

Bazen var ya, o kadar kızıyorum ki kendime, ama üşendiğim için pek bi’şey demiyorum. :]

N’olucak benim bu halim.
Üşene üşene ne hale geldim.
Herkes seni meleek sanıyor.
Hadi hadi meleğim uç da göreyim.

[Yazmaya başladığım mânimi, ünlü Türk düşünürü Özc Andeniz’den iki tutam mutluluk vecizesi ile sonlandırmak istedim. :] Oh ne saçma oldu.]

Hiç yorum yok: